ZEHİRLİ MANTAR (KUKUVEKA) YEMENİN TEDAVİSİ
Of’un Çeruk/Erenköy mahallesinden Ömer Asan, çocukluğunda yazın babaannesi ile Arpali
köyü/yaylasında kalırdı. Bir gün arkadaşı İsmail Hakkı ile sığırları beklerken, “gidelim
kukuvaka(mantar) yemeye” demiş. Yemişler ve karınları iyice doymuş. Akşam eve geldiğinde
Ömer’in başı dönmüş, benzi sararmış. Babaannesi huylanmış. Ne yedin? diye sormuş. Ömer
“kukuveka yedim” demiş. Babaannesi oldukça telaşlanmış. Meğer mantardan zehirlenmiş. Ömer’in
durumu kötülenmiş. Babaannesi hemen İsmail Hakkı’nın babaannesi Esma Hala’ya koştu. Atları vardı
onların. Zorla Ömer’in ağzını açıp bir şey içirdiler. Çok pis kokuyordu. Ömer kusmuş ve bayılmış.
Sabaha doğru kendine gelmiş. Babaannesine sormuş: “Ne içirdiniz bana, hala kokusu burnumda”
demiş. “At sidiği”, dedi babaannesi, “hak ettun oni.” Aradan yıllar geçer, Ömer yaya olarak yaylaya
çıkar. Hayatını kurtaran Elmas Hala’yı bulur ve sarılırlar. Daha sonra Ömer:
- Elmas Hala, bana at sidiği içirip hayatımı kurtarmıştın. Bundan dolayı çok teşekkür ederim.
Bunun üzerine Elmas Hala şöyle der: - Ooo uşağum, ben o zaman atlari işetemedum. Kendi lastuğuma işedum da oni içirdum sana!