GELİNCİK KAYASI EFSANESİ
EFSANE-HALK HİKÂYESİ İLİŞKİSİ
Halk hikâyeleri ile efsanelerin doğrudan bir bağlantısı olmamakla birlikte birbirlerini besledikleri gerçeği yadsınamaz. Birbirleri ile etkileşim genellikle halk hikâyelerinin zamanla efsaneleşmesi ya da efsanelerin zamanla halk arasında hikâyeleşmesi ile gerçekleşmektedir. Özellikle kız ve erkeğin taş kesilmesi veyahut sevgili ile ilgili edilen dua ve beddualara, türkülerin ortaya çıkışı ile ilgili anlatılanlar kimi zaman efsane olmaktan çıkarak birer halk hikâyesine dönüşmüştür.
TAŞ KESİLMEKLE İLGİLİ EFSANELER
Şekil değiştirme motifleri içinde değerlendirilen taş kesilme Anadolu-Türk efsanelerinde çok sık görülen bir motiftir. Taş kesilme motifi ağırlıkla ibret ve ders verme gayesi güder. Anadolu-Türk efsanelerinde taş kesilme motifini inceleyen ve tip kataloğunu hazırlayan Sakaoğlu, taş kesilmenin sebebini yedi grupta toplamıştır, temel olarak beş farklı neden tespit etmiştir. Bunlar; (1) aşk, (2) zor durumdan kurtulma, (3) saygısızlıklar, (4) kötü huylar, (5) Hızır ve insanlar şeklinde sıralanır.[1]
Nedeni aşk olan taş kesilme efsanelerin de genellikle birbirini seven ancak bir nedenle kavuşamayan kadın-erkekten biri diğerine beddua eder ve bedduayı alan kişi taş kesilir.
Yoluna çıkan bir engel karşısında çareyi Allah’tan taşa döndürülmesini istemekte bulan kişiler de, zor durumdan kurtulmaktan bahane taş kesilmenin örnekleri olarak karşımıza çıkar.
Özellikle aile büyüklerinin sözünü dinlememek en sık görülen saygısızlık örnekleridir. Pek çok efsanede gelin-kaynana arasındaki sürtüşmenin sonu taş kesilmekle sonuçlanır.
Yaptığım röportajda Emekli öğretmenimiz Fahri Düzenli hocamızdan Gelincik Kayasıyla ilgili dinlediklerimi anlatmak isterim.
1- Gelincik Kayası
Kondu Mahallesi ve Güney Mahallesinin müşterek alanları bulunan Ligosara denilen bir mevkii vardır. O mevkide Kondu mahallesinden bir çoban vardır. Bu çoban çok güzel birisidir. Genç kızların hepsi bu çoban’ın eşi olmayı arzu eder. Yenice mahallesinde de bir Rum , Rum’un kızı güzeller güzeli herkeste onun eşi olmayı ister. Çobanla bu kız birbirlerine sevdalanırlar. Evlenmek isterler fakat istedikleri olmaz. Rum kızını Visirden bir zengine verir. Bütün hazırlıklar yapılır. Gülen mahallesinden düğün alayı çıkar. Yenice mahallesine geldikleri yere geri dönerler. Ancak gelincik kayasının bulunduğu noktada ağacın altında oturmuş Kondulu çoban kavalını çalmış. Herkes onu görür. Düğüncüler ve gelin atla gelmiştir. Çoban kavalını bir çalmaya başlar. Başladığı anda atlar durur. Ne yaparlarsa yapsınlar atlar adım atmaz. Kız sevdasını o durumda görünce der ki :
Yarabbi bizi ya kuş et. Ya taş et. Ve orada herkes taş olur.
2- Gelin Kayası
Yenice mahallesinden bir genç Sürmene’den bir kızla beraber sevdalanırlar. Ancak Yenice Mahallesindeki gencin annesi bu kızı oğlunun almasına müsaade etmez. Oğluda alacağım diye diretir.
Annesinin istememesine rağmen hazırlıklar yapılır. Evlenme aşamasına gelir. Düğün yapılır. Gelin alayı , Gelincik taşının bulunduğu yere yakın bir noktadan geldiğinde kayınvalidesi olacak hanımefendiye haberciler gönderir. Der ki ben artık istememene rağmen gelinin olarak geliyorum. Sana gönderdiğim o kişilere bütün anahtarlarını teslim et. Onları ben alacağım. Bundan sonra o evin yöneticisi ben olacağım der. Kadıncağız zaten üzgün ve bu haberciler gelince Allah’a dua , onlara beddua eder. Allahım onların buraya gelmesine mani ol. Taş olupta gelemeyin der ve onlar orada taş olur.
3- Gelin Kayası
Köyün güzel kızını sevdiği gence vermezler. Genç kız bir başkasıyla evlenir, çocuğu olur.
Yayla yolundayken çocuğu ağlamaya başlar. Sinirlenen kadın;
“Taş olsam da kurtulsam diye beddua eder.”
Anne ve çocuk orada taş kesilir.
Prof. Dr. Ali Çelik Çaykara Halk Kültürü kitabında Gelin Kayası efsanesini şöyle anlatır.
Vaktiyle bir köyden gelin götürülüyordu. Gidilecek yer de hayli uzaktı. Uzak bir yere gidiyordu. O zamanlar kıtlık dönemlerinde. Şimdi olduğu gibi bir bolluk yoktu. Bütün yiyecekler ambarda kilitli dururdu. Anahtarıda evin büyüğü (kaynana) saklardı. O istediği zaman açar istediği kadar verirdi. Yani iktidar kendisinindir.
Gelini alıp yola koyuldular. Henüz yolun yarısındayken gelin hanım ambarın anahtarını kaynanadan istedi. Ve bu duruma kaynana çok sinirlendi. Sinirlenen kaynana gelinine beddua etti.
– Ya Rabbim taş eyle onu. Olduğun yerde taş olursun inşallah dedi. İşte gelin de oracıkta taş oluverdi.
– Yine Çaykara ‘ ya bağlı Taşören Köyünün yaylasının arkalarında bir yerdedir. Onu görmeye giden ziyaretçiler vardır. Yaz aylarında yaylaya çıktıkları zaman oraya ziyarete gidilebilir.
TAŞ KESİLEN MAYISA
Nisan ayı gelince havalar güzelleştiği için Mayısa şöyle demiş.
“Mart çıktı da dert gitti. Koyunum yaza çıktı.”
Mayısa nın bu sözüne kızan Mart ayı, Nisan ayından bir gün vermesi için Allah’a yalvarır. Mart ayının dileği kabul olur ve çok şiddetli bir fırtına çıkar. Mayısa da koyunları ile birlikte donarak taş olur.
Bir sonraki yazımda Zincirlitaş Efsanesini anlatacağım.
Saygılarımla
Ayşenur Genç